Maria’nın, * Rıza’nın, Arne’nin ve başkalarının gözünde dua eşsiz bir hediye. Dua aracılığıyla Tanrı ile konuşabildiklerini, O’na şükredebildiklerini ve O’ndan yardım isteyebildiklerini hissediyorlar. Kutsal Kitabın dua ile ilgili şu sözlerine yürekten inanıyorlar: “Tanrı’nın, amacına uygun her dileğimizi dinleyeceğini bildiğimizden, O’nun önünde konuşma cesaretine sahibiz” (1. Yuhanna 5:14).

Öte yandan birçok insan Kutsal Kitabın dua hakkındaki bu sözlerine inanmakta zorlanıyor. Steve eskiden dua etmek hakkında neler hissettiğini şöyle anlatıyor: “17 yaşımdayken üç arkadaşımı kaybettim. Biri araba kazasında, ikisi denizde  boğularak öldü. Tanrı’ya duamda neden bunların yaşandığını sordum. Fakat hiç cevap alamadım. Kendi kendime şöyle dedim: ‘Madem öyle neden dua edeyim?’” Benzer şekilde, dualarına cevap alamadığını düşünen birçok kişi dua etmenin bir anlamı olup olmadığını sorguluyor.

İnsanların bunu sorgulamasının başka nedenleri de var. Örneğin, bazıları şöyle diyor: “Tanrı her şeyi bildiğine göre ihtiyaçlarımızın ve sıkıntılarımızın farkında. Öyleyse bunları O’na anlatmanın ne gereği var?”

Başkaları ise geçmişteki hataları yüzünden Tanrı’nın onları dinlemediğine inanıyor. Jenny şöyle diyor: “En büyük problemim kendimi çok değersiz hissetmemdi. Pişmanlık duyduğum birçok şey yaptım. Bu yüzden kendimi Tanrı’nın beni dinlemediğine, buna layık olmadığıma inandırmıştım.”

Peki dua etmek hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Eğer benzer kaygılarınız veya şüpheleriniz varsa, Kutsal Kitabın verdiği mantıklı cevaplar sizi rahatlatabilir. Kutsal Kitap dua konusunda yetkili bir kaynaktır. * Orada şu gibi sorulara cevap bulabilirsiniz:

• Tanrı dualarımızı gerçekten dinliyor mu?

• Bazı dualarımız neden cevaplanmıyor?

• Dualarımıza cevap alabilmek için nasıl dua etmeliyiz?

• Dua etmenin ne gibi yararları var?